Yaşam

Bir kitap okudum, bütün hayatım değişti cümlesiyle başlayan Yeni Hayat romanı

Ergül Tosun

Başarılı romanlarıyla dünyada en çok tanınan ve büyük prestije sahip Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmış yegâne yazarımız Orhan Pamuk’un, her ne kadar güncel siyasi gelişmelere ve ülkemizi ilgilendiren tarihi olaylara ilişkin görüşleri tartışma yaratsa da onun dünya ve Türk edebiyatındaki önemi ve itibarı yadsınamaz.

Orhan Pamuk, Yeni Hayat adlı romanından önce başka eserler yayınlasa da o güne değin açık ara en çok satılan ve büyük dalgalanma yaratan eseri Yeni Hayat romanı olmuştur.

1994 yılında yayınlanan roman sadece birkaç ayda yüz bini aşarak oldukça yüksek satış rakamlarına ulaşabilmiştir. Dolayısıyla bu eserin çıkış tarihi itibarıyla bir bestseller olduğunu söylemek gerekir.

Ne var ki, romanın yüksek satış rakamları ile okurlardan ve eleştirmenlerden gelen tepkiler tam bir tezat teşkil eder. Roman çok satmasına rağmen okurların önemli bir bölümü eseri anlaşılmaz bulmuş, hatta pek çokları kitabı okumayı başaramayıp yarım bırakmıştır. Eleştirmenler de Pamuk’un anlatımını muğlak ve gizemli bulurlar, anlaşılması güç bir anlatımın ve oldukça karmaşık bir kurgunun olduğundan söz ettiler.

ÇOK SATAN ROMAN OLDU

Nişantaşı’nda büyümüş, burjuva kökenli bir ailenin çocuğu olan Orhan Pamuk’tan daha realist bir anlatımla, sosyal içerikli bir roman yazmasını bekleyen bazı Marksist eleştirmenlerse esere çok daha sert ve keskin eleştiriler yöneltirler.

Yeni Hayat’ın ilk yıllarında yakaladığı yüksek satış oranları sonraki yıllarda gitgide düşer ve Orhan Pamuk’un diğer başarılı ve anlaşılması nispeten daha kolay romanlarının yayınlanışıyla beraber Yeni Hayat, artık Orhan Pamuk’un en az satan romanlarından birine dönüştü.

Romanın yayınlanma sürecine, satış rakamlarına, eleştirmenlerden ve okurlardan gelen tepkilere ilişkin üstte yer alan açıklamayı yapmayı bir zorunluluk saydım çünkü bu romanı henüz okumadıysanız muhtemelen siz de kitabı elinize alıp okurken anlamakta zorlanacaksınız.

Kitabı bitirdiğinizde pek çok şeyi anlayamadığınız hissiyatına kapılacak hattâ belki romanı henüz ilk sayfalarında terk edip bir kenara kaldıracaksınız. Fakat bilmelisiniz ki Orhan Pamuk’un Yeni Hayat romanı, hem Türk edebiyatının hem de Orhan Pamuk’un en iyi kitaplarından biridir.

Sayfa: 247

“BİR KİTAP OKUDUM, BÜTÜN HAYATIM DEĞİŞTİ”

Öte yandan okurları haklı çıkaracak ölçüde okunması zor bir metindir. Eser klasik ve modernist romanlardan kullandığı postmodernist yöntemlerle ayrılır ve bu yönüyle bu tarz bir romanla ilk kez karşılaşan okuru şaşırtır ve zorlar.

Yalnız Türk edebiyatında değil, aynı zamanda dünya edebiyatında da meşhur olmuş o giriş cümlesiyle başlar:

“Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.

KİTAPLA GELEN YENİ HAYAT

Ana karakter Osman bir gün bir kitap okur ve o kitaptan yüzüne vuran ışık ona yepyeni bir hayatı müjdeler, Osman’a düşen artık o yeni hayatı ve o hayatın Melek’ini aramak, onların peşine düşmektir.

Osman’ın Melek’i, Taşkışla’da tanıştığı Canan’dır, otobüslerde Melek’le yapacağı aylar süren yolculuklarsa yeni hayata kavuşmanın, onu Anadolu’nun dört bir yanında aramanın uzun bir çabasıdır.

Yani bir kitabı okuyup her şeyi büsbütün değiştirmeye çalışmak, maşukun peşinde yeni bir hayatı yeni yolculuklarla aramak tasavvufi bir taraf da içerir. Pamuk’un poetikasında ve ilgili eserinde tasavvufi öğelere, sözlere ve şiirlere zaman zaman rastlarız.

Romanın 68. sayfasında Canan’ı uyurken seyreden Osman şöyle söyler:

Hiçbir derste öğrenmedim, hiçbir kitapta okumadım, hiçbir filmde görmedim; ah ne kadar da güzelmiş aşıkın maşukun uyuyuşunu doya doya seyretmesi, ey melek.”

ZENGİN ANLAM DÜNYASI

Yolculuk, tasavvufta oldukça önemli bir kavramdır. Kötü ahlâktan, iyi ahlâka doğru gidiş ve Allah’a gitmeyi, ona ulaşmayı ifade eder. Bu yönüyle tasavvufi öğeler, bir çeşit Pamukvari bir alegoriyle dile getirilir. Kuşkusuz Yeni Hayat’a ilişkin tasavvufi yorumu genişletmek mümkün fakat eseri salt tasavvuf üzerinden değerlendirmek de sınırlı bir okumaya yol açacaktır.

Diğer bir yandan eseri, tasavvufi tarafını bir kenara bırakarak, eserin ana temasını, Osman’ın âşık olduğu kadının peşinden gitmesi, yeni bir hayat araması fakat ne aşka ulaşabilmesi ne de düşlediği hayata kavuşabilmesi olarak okumak da mümkündür.

Eserin zorluğu da esasında tam olarak buradadır zira ezoterik ve tasavvufi olanla zahirî ve dünyevî olanın; gerçek ile gerçeküstünün iç içe geçtiği bir romandır Yeni Hayat. Bu bakımdan roman çok geniş ve zengin bir anlam dünyasına sahiptir.

SOSYOLOJİK HARMANLAMA

Yeni Hayat’ı aynı zamanda modernleşen, Batılılaşan Türkiye’nin bir panoraması olarak da okumak mümkündür. Osman’ın yaşadığı semt Erenköy, okul hayatının ve gündelik yaşamının geçtiği yerler ise Beşiktaş, Beyoğlu ve Nişantaşı’dır.

Yolculuk en modern şehrin en Batılı uçlarından, daha az moderne, Anadolu’ya doğrudur. Batılılaşan ve küresel sermayeye kapılarını açan Türkiye’nin kendi millî ve öz değerlerinin nasıl dönüşüme uğradığını, yerli firmaların imal ettiği ürünlerin (Yeni Hayat karamelası gibi) nasıl Batı menşeili olanlarla yer değiştirdiğini Osman’ın Anadolu seyahati boyunca okuruz.

MEMLEKETTEN İNSAN MANZARALARI

Öte yandan romanın yazıldığı 90’lı yıllar siyasi cinayetlerin, siyasi kamplaşmanın, eli kanlı terör örgütü PKK’nın ortaya çıkışının ve Doğu’daki köylerin boşaltılmasının yaşandığı yıllardır ve Osman’ın seyahatinde farklı tiplerin sesiyle ya da doğrudan Osman’ın deneyimleriyle memleketin bu türden insan manzaralarına da rastlarız.

Hülasa; Yeni Hayat, Orhan Pamuk’un en güzel fakat okunması en güç romanlarından biri. Üzerine yapılan incelemelerle tekrar tekrar okundukça çok daha fazla anlaşılabilecek ve her seferinde bir kâşif gibi yepyeni anlamları, imgeleri, alegorileri yakalamak üzere peşinden koşturabilecek kadar yetkin bir kitap.

[email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu